28 Ekim 2010 Perşembe

Vanity Fair: Filme bir, kostümlere on!


William Makepeace Thackeray'in Vanity Fair: A Novel without a Hero adlı romanından uyarlanan Vanity Fair, Türkçe adıyla Gurur Dünyası, bir romanın sinemaya başarısızca aktarımına örnek olabilecek filmlerden biri. Yazarın başyapıtlarından olan eser ( Thackeray, aynı zamanda Kubrick'in sinemaya aktardığı Barry Lyndon romanının da yazarı) 19. yy'da İngiltere'nin elit dünyası içerisinde geçiyor. Döneminin en iyi romanlarından kabul edilen Vanity Fair, maalesef Mira Nair'in elinde  zengin olmak isteyen bir kadının anlamsız maceralarına dönüşmüş. İncelikle anlatılmış karakterlere sahip, uzun bir zaman diliminde geçen romanları sinemaya aktarmak elbette ki kolay bir iş değildir ama bunu başarabilen yapıtlar da yok değil. Yapımcıların muhtemelen hikayenin Hindistan'a bulaşan kısımlarını göze alıp Mira Nair'e teslim ettiği film, bana göre casting seçimi olarak da başarısız. Olayların gelişimini ve karakterlerin dönüşümünü algılayamadığımız filmde,  filmin çekimleri sırasında hamile olan Reese Witherspoon'un hamileliğini kolayca algılayabilmemiz ise bambaşka bir konu.( O zamanın modası ampir kesimler bile durumu pek kurtaramamış.) Neyse ki kostümler, filmden alnının akıyla ayrılabilen nadir öğelerden. Kostüm tasarımcısı, yalnızca dönem filmleri değil her tarzdan filmlerin kostümlerinde deneyimi olan Beatrix Aruna Pasztor.

 






        

2 yorum:

justine dedi ki...

Ben her şeye rağmen bu filmi sevmiştim. Ha, belki biraz şarap ve o zamanın ruh hali etkili olmuştu sevmem için, bilemem, ama sevmiştim işte:)) Şimdi düşündüğümde, film basit ve komik geliyor ama hâlâ kadın karakter ve aşık olduğu adamın arabada parmaklarının birbirine değdiği sahneyi unutmuyorum! Konudan saptım sanırım, o zaman özetle; kostümler harika bu filmde ve senin yazın da:)

ikumi dedi ki...

Katılıyorum kesinlikle.Kostümleri göz alıcı, konunun işleyişi ise vasat...