Roger Vadim'in son derece kitsch, olağanüstü derecede fantastik, inanılmaz yoğunlukta erotik, saçmalıkla yoğrulmuş bir şekilde komik, her haliyle barışcıl, kült mertebesine ulaşmış bilimkurgu filmi Barbarella, beyazperdeye aktarılmadan önce Jean-Claude Forest'in yarattığı bir çizgi romandı. Forest'in yarattığı kahramanımız cinsel açıdan son derece özgür, kendisini kötülüklerle savaşmaya adamış bir 'dünya kadını'. Tanımlamalara doyamayacağımız özelliklerle dolu, aklı bir karış havada olan filmde, Barbarella'yı Jane Fonda canlandırıyor. Aslında çizer Jean-Claude, karakterini oluştururken Brigitte Bardot'u düşünmüş, ama tabii 68 tarihli filmimizde Barbarella'yı canlandırma görevi Roger Vadim'in eski eşi olan Bardot'a değil, o zamanlar için yeni eşi olan Jane Fonda'ya düşmüş. Aslında hiç de fena olmamış, çünkü fiziksel olarak Bardot'dan hiçbir eksiği olmayan Fonda, filmde karakterinin üzerindeki sevimli saflılıkla birlikte oldukça hoş görünüyor.
60'lı yılların "savaşma seviş" felsefesini benimsemiş, etrafına erotizm saçan Barbarella'nın dünya barışı için mutlaka yerine getirmesi gereken yüce bir görevi var; Kuzey Yıldızı'na giderken Tau Ceti gezegeninde kaybolan pozitif elektron ışınının mucidi profesör Durand Durand'ı bulmak. Bir çeşit silah olan pozitif elektron ışınını keşfettiği anda savaş başlatacak olan bir halka sahip Tau Ceti gezegenine giden Barbarella ,burada başını çokça belaya sokar, ancak her defasında kendisinin hayatını kurtaran ve bunu mutlaka karşılık bekleyerek yapan ( tam anlamıyla yaşadığımız gerçek hayata dair bir nokta ) birilerini bulur. Savaş kelimesini ağzına bile almak istemeyen, savaşanları 'ilkellik derecesinde sorumsuz' ( güzel tanımlama! ) olarak niteleyen kahramanımız tuhaflıklarla dolu gezegende tehlikelerle dolu bir yolculuğa çıkar. Filmin son derece iyi niyetli özünü benimseyip, pek bir anlam ifade etmeyen dünyasına takılıp kalmazsanız filmi seyrederek kafanızı boşaltacak, eğlendirici ve ilginç bir deneyim geçirebilirsiniz. Bu sayede filmin sahip olduğu o tuhaf aurayı oluşturan fütüristik kostümlerini de görme şansına sahip olursunuz:)
Tepeden tırnağa bir içim su olan Barbarella ve uzay ahalisinin giyim zevki, uzay görselliğine yakışacak derecede iddialı. Bu iddialı ve etkileyici çizgileri oluşturan Fransız kostüm tasarımcısı Jacques Fonteray ve ünlü modacı Paco Rabanne, belli ki tasarımlarını oluştururken uzayın boşluklarında kaybolmamışlar. Şimdi hala adlarını anıp tasarımlarından bahsettiğimize göre, ortada seyir zevkimizi ikiye katlayan bir başarı var. Barbarella, filmin başından sonuna değin birbirinden farklı ve ilginç çok sayıda kostümle görünür. Ve hepsi onun cinselliğini ve güzelliğini ön plana çıkartan cüretkar kostümlerdir. Açıkcası Barbarella gibi bir karakterin de başka türlü bir giyim zevkine sahip olmasını bekleyemezdim. Jane Fonda'nın hakkını vererek taşıdığı kostümler, tasarım konusunda zengin bir tür olan bilimkurgu sinemasının unutulmayanları arasında.
Barbarella'yı izlediyseniz zaten biliyorsunuz, ama izlemediyseniz korkunç görünüşlü oyuncak bebeklerin Barbarella'yı ısırması, hap alınarak sadece el temasıyla gerçekleştirilen ve yüksek doyuma ulaştıran seks sahnesi ve insanı hazzın son noktasına ulaştırarak öldüren makinenin Barbarella'ya dayanamayarak kısa devre yapması gibi birbirinden ilginç ve absürd sahneleri kaçırmışsınız demektir. Hele ki filmin başında yer alan Barbarella'nın yerçekimsiz ortamda yaptığı striptiz sahnesi kesinlikle izlenmesi gerekenlerden. Oldukça zarif hareketlerle yapılan striptiz, sinema dünyasının en havalı ve en erotik film başlangıçlarından biri. Bir de bu sahneye eşlik eden o eğlendirici sözlere sahip şarkı var ki; Barbarella... Bar.. Barbarella... Kesinlikle çok eğlenceli! (görmek için aşağıdaki videoya tıklayabilirsiniz, umarım sorunsuz çalışır.)
Son olarak diyorum ki, böylesi içten ve iyi niyetli bir hafiflik insana her anlamda iyi gelir. Kendinizi Barbarella'nın kollarına bırakın ve uzayın derinliklerine kaybolmaya hazır olun!
3 yorum:
Giysiler açısından düşününce oldukça farklı bir yere konabilir mi bilmiyorum ama benim o film ile ilgili beynimde çağrışım yapan tek bir imge var "imdaaatttt!!!" İlk izlediğimde aklıma gelen tek şey buydu. Efektler, hikaye, oyunculuk tam birer felaketti. Barbarella'nın seksapeli mi? Bunca kötü şey arasında aklıma bile gelmemişti.
Öte yandan giysilere gelince de... Nedense uzay filmlerinin (bilim kurgu) tamamına yakınında tasarımlar birbirini andırmıştır hep bana... Belki de bu film bu tarz bir modanın başlangıcı olmuştur onu bilemem...
Ama gerçekten, gerçekten ve gerçekten kötü bir filmdi...
hmmm demek striptizden de etkilenmedin:) zaten filmin çekiciliği kötülüğünde. kötü filmleri izlemek bazen çokkkk zevklidir. ama yazıda da belirttiğim gibi her zevke hitap etmiyor kesinlikle. anlıyorum seni Vuslat!
:) Konu ile ilgili değil ama İşin aslı şu ana kadar gerçekten hoşuma giden iki striptiz sahnesi oldu sinemada... Birincisi Elizabeth BERKLEY showgirls ve elbette Jessica ALBA Sin city... Not bu arada ikisi de kötü filmlerdi...
Yorum Gönder