29 Temmuz 2011 Cuma

Mekanları giydirmek

Şu ana kadar bütün yazılarımda kostümlerden, onların güzelliğinden ya da filmin etkileyiciliğine olan katkılarından bahsettim. Pek tabii filmi oluşturan diğer öğeler ( görüntü, ışık, makyaj, kurgu vs.) tıpkı kostümler gibi bazen daha fazla, bazen daha az ama mutlaka her zaman, filmin iskeletini sağlam ve etkileyici bir şekilde oluşturup biz seyircilere taşıyor. Set dekorasyonu, mekan tasarımı da bu öğelerden biri.  Kimi zaman gözlerimizi alan bir etkileyicilikte, kimi zaman sade, tamamlayıcı güzellikte kimi zaman ise en ince ayrıntısına kadar düşünülüp önümüze sunulmuş bir şekilde karşımıza çıkabiliyor bu tasarımlar. Bu tasarımları incelemek, fotoğraflara bakıp tasarımın detayları hakkında fikir edinmek, filmler ve onları oluşturan her şey hakkında konuşmayı sevenler için -yani mesela benim için-, çok çok keyifli olabiliyor. Ve eğer vakit bulabilseydim bu konuda da yazmayı, araştırıp bir şeyler keşfetmeyi çok isterdim ama maalesef  bu bloğa bile yetişemiyorken böyle bir şey yapmam en azından şu an pek mümkün değil.  Dolayısıyla şimdilik tek bir yazıyla yetinsem iyi olacak:) 

Öncelikle tuzu kuru olanlarla başlayalım. Genelde romantik komedilerde karşımıza çıkan bu tarz set tasarımları gözlerimizi bayram ettiren, pahalı objeler, canlı çiçekler, ışık dolu odalar, beyaz ağırlıklı her türlü şeyle doludur. Karakterlerimiz o kadar güzel evlerde oturmaktadırlar ki hayata dair tek sıkıntıları pek tabii ilişkileri, doğru aşkı bulup bulamayacaklarıdır. Bu filmlerden geriye kalan en güzel şeyin, güzel tasarımlı mekanları olduğunu düşünüyorum. Karakterlerin mali durumları hakkında kolaylıkla fikir sahibi olmamızı sağlayan dekorlardan en güzel örnekler aşağıda.


 Sex and the City 2-2010

The Nanny Diaries-2007
Something's Gotta Give-2003

It's Complicated-2009


Büyük, etkileyici, gösterişli, tuhaf tasarımların yer aldığı, kimi zaman insan eliyle yapılma olduğuna inanmakta güçlük çektiğimiz, akılda kalıcılık konusunda zorlanmayan mekanlar, görkemli tasarımlar  büyük bütçeli, iddialı filmlerin olmazsa olmazı. Çok iyi hatırlıyorum, Fritz Lang filmi Metropolis'i izlediğimde şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Şimdi bile izleyiciyi etkileyebilen akıl dışı set tasarımıyla Metropolis, görkemli tasarımlar kısmında adını anmadan geçemeyeceğim bir film bu yüzden. Stanley Kubrick'in neredeyse bütün filmleri de yine insanı alıp başka yerlere götürebilen, bu filmlerin gücüne yakışır derecede iddialı bir şekilde tasarlanmış mekanlara sahip. Her ayrıntısı günlerce düşünülerek oluşturulmuş, en ufak bir pürüze yer vermeyen setlerin kurulduğu filmleri  küçük ekrana hapsetmeyip sinemada izlemek ise izleyici olarak boynumuzun borcu.

Metropolis-1927

    Metropolis'in tasarımcıları iş başında

Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb-1964
 Dr. Strangelove'un yapım tasarımcısı Ken Adam

2001: A Space Odyssey-1968


Aviator-2004


 Inception-2010
Solaris-1972

Duchess-2008


Bazı yönetmenlerin filmlerinin bir karesini gördüğünüzde şıp diye tanıyabileceğiniz bir tarzı vardır. Bu tarz çektikleri filmlerin her yanına sızar, görüntü, hikaye, diyaloglar, ışık ve mekanlar, birbiriyle uyumlu olarak bu tarza hizmet eder. Örneğin Pedro Almodovar'ın filmlerinin stili o kadar keskin ve nettir ki filminin herhangi bir fotoğrafını görmeniz, ona Almodovar karesi demeniz için yeterlidir. Farklı uçtaki renkleri birarada kullanmayı, desenleri, göz alıcı objeleri sever; filmlerinin mekanları da bu doğrultuda oluşturulmuştur. Güneşin ısıttığı renkler, desenli perdeler, çiçekler, seperatörler karakterlerinin hayatlarını renklendirmese bile yaşadıkları mekanları şenlendirir.Yönetmenin filmlerinin ruhu sanki böyle tasarımları ister. Baz Luhrmann'ın Moulin Rouge'u da ruha uygun tasarım konusunda örnek gösterilebilecek bir film. Moulin Rouge'un canlı, gürültülü, yorucu havasını filmin dekorlarında rahatlıkla görebilirsiniz. Mekanda hemen hemen hiç boş nokta bırakmayan, her yanı renk ve objelerle dopdolu, "ben burdayım" diyen bir set tasarımı. Moulin Rouge gibi bir film için başka türlü bir tasarım düşünmek mümkün mü? Tom Ford'un bana kalırsa stilize olacağım derken fazlaca kasıp film değil sadece görüntü oluşturduğu filmi A Single Man'in tasarımları da film-mekan uygunluğu konusunda örnek verebileceğim bir film. Tamam ben filmi beğenmedim ama filmin yaratmaya çalıştığı atmosfere, karakterlerin yaşamlarına son derece uygun dekorlarıyla mekan tasarımı olarak göz dolduruyordu. Sıkı çalışma :)
Los abrazos rotos ( Broken Embraces)-2009


Moulin Rouge!-2001
Emmanuelle-1974
 A Single Man-2009
Ve son olarak bağımsızlar, sessiz ve derinden ilerleyenler, düşük bütçeliler. Onların bu başlık altında yer almayacağını mı sandınız!:) Sanat yönetmeni ya da yapım tasarımcısının işi sadece pahalı objelerle dekorun her bir tarafını doldurmak olmadığına göre, bu tarz filmlere de özenli ve incelikli bir çalışma yapıldığını göstermem gerekiyordu. Bazen filmi izlerken gözünüz hiç dekorlara takılmaz ya da ilginizi cezbetmez, karakterlerin yaşadıkları mekanlar öylesine doğal ya da gerçek hayatta nasılsa öyle, olması gerektiği gibi oluşturulmuştur ,ki  dekor olduğunu farkına varmanız zorlaşabilir. Çok sevdiğim Before Sunset filmindeki Julie Delpy'nin apartman dairesi mesela öyle olması gerektiği gibi ve doğaldı ki sanki gerçekten o karakter (Celine) orada yaşıyordu. Tasarımın doğallığına ve dairenin şirinliğine bayılmıştım. Sahip oldukları hikaye ve atmosfer gereği ,bazı filmlerin karakterlerinin evleri, bulundukları ortamlar, izleyici olarak yaşadığımız hayata yakın bir yerlerde durmalı ,aksi takdirde inandırıcı ve etkileyici olamazlar. Bazen en az düzeyde eşya-obje gerektirir hikaye, ama o az sayıdaki objeler, duvarların rengi, evin tarzı vs. bize almamız gereken duyguyu en iyi şekilde mekan aracılığıyla aktarmayı başarır.

Sedmikrásky-1966

 Before Sunset-2004


La double vie de Véronique-1991
El espíritu de la colmena-1973
Låt den rätte komma in-2008
Scener ur ett äktenskap (Scenes from a Marriage)-1973

Tıpkı kostümler gibi yazmaktan çok keyif aldığım çok zengin bir konu bu. Bu yakınlarda değil ama daha sonra mutlaka devamı gelecek, umarım siz de keyif alabilmişsinizdir.

13 yorum:

justine dedi ki...

Canım, hasretle beklediğim yazın nihayet geldi;)
Bu akşam biraz keyifsizim Poliş, biliyorsun. Bir şeyler okuyup sıkıntımı hafifletmeye çalışıyorum, haliyle mekânlar iyi geldi bana, hele romantik komedi evleri, gözümü gönlümü açtı.
Biraz önce Ayhan aradı, ilk önce onun Amerika dedikoduları sonra da senin keyifli yazın, harikasınız siz, daha ne diyeyim?;)

Ben Sex and the City'nin üçüncü fotosundaki lambaya bayıldım, ne güzel bir tasarım. Deniz kabuğu gibi, payet şeklinde (tam da anlayamadım ya), neyse güzel işte;)

Çok zevkli bir iş olmalı bence bu, tasarım, kostüm, sanat işleri. Hoş, uzaktan davulun sesinin güzel gelmesi durumu da olabilir ya, bilemedim şimdi.

Çok öpüyorum canım seni, güzel yazı için eline, emeğine sağlık. Yavaş yavaş yatağa doğru gideyim ben, yatmam iki üç saati bulur zaten;) Yarın nöbet var!

Vuslat AKTEPE dedi ki...

O kadar tamamlayıcı oldu ki bu yazı... Dekor tasarımı neredeyse hikayenin kalbi, hatta bazen ta kendisi... Örneklemeler çok güzel ve yerinde ya işte uzatmayayım tek kelime ile harika bir yazı eline sağlık.
Ps: Aslında bazı filmler ve dekorlarla ilgili bir şeyler yazmam lazımdı. Sevdiğim bir konu bu fakat bir kaç gün belli alanlarda yoğunlaşmam gerektiğinden bloğu ihmal edeceğim. Böyle güzel bir yazıya yorum yapmadan geçmek istemedim. Şimdilik hakkımı saklı tutuyorum.
İyi geceler sevgiyle...

Adsız dedi ki...

Harika bir yazı olmuş bu canım!
Sen analitik ve her zaman "to the point" yazılarınla benim IR hocalarımın en sevdiği öğrencilerden biri olurdun şüphesiz:)) Çok kucaklıyorum...
Serap

Lumos Design dedi ki...

ya harika bi çalışma, ne kadar ince elenip sık dokunmuş, nefis!
3. sexandthecity fotosu kimin evinden? carrie'nin odasını tanıdım da sanki onun evi stüdyo idi?
inception'dan favori dekorumu koymuşsunuz:)) bu arada bir yerde yapım tasarımcısı sözü geçiyor, bir zamanla merak edip araştırmıştım ve sanat ve görüntü yönetmenlerinin kapsamlısı gibi bir anlamı var sanıyorum.
Sedmikrásky'nin ilk fotosuna bayıldım, vassily kandinski tabloları gibi şahane. bu filmi bilmiyordum doğrusu hiç.
tekrar teşekkürler, kendimi radyo sinema bölümünde öğrenci gibi hissettim okurken.

Clea dedi ki...

justine,
canım benim hem nöbetin varmış, hem de keyifsizmişsin ama yine de yazmışsın bana. seviyorum seni hem de çok.

Vuslat,
ne güzel sözlerin, çok sevindim, sağol.

serap,
canım demek iyi bir öğrenci olurdum ha?, sevdiğim konularda olabilir:)çok çok sarıldım.

Lumos Design,
hepsi Carrie'nin evinden ama bunlar ikinci filme ait. dizide Carrie'nin yaşadığı ev böyle zengin bir ev değildi, basit, pek eşyası olmayan bir daireydi. bunlar evlenip Big ile taşındıkları evden. Inception'ın bu odası filmin ilk sahnesindeydi ve "vay be" demiştim sinemada izlerken:)yapım tasarımcısını doğru biliyorsun aslında ama görüntü yönetmenini kapsamaz ama onunla birlikte hareket eder, filmin ihtiyacı olan genel havayı, efektleri vs. belirler filan. daha çok kostüm, sanat-dekor, grafik, illüstrasyon, makyaj-saç tasarımcısı gibi o tarz tüm birimlerin kontrolünü yapar, stillerini oluşturur. filmin genel atmosferinin oluşmasında birinci elden söz sahibi olanlardandır. her projede olmaz zaten. güzel yorumunuz için çok çok teşekkürler, çok mutlu oldum, sevindim.

endiseliperi dedi ki...

ben geç farkediyorum yazılarını, clea, konuyu görünce çok sevindim. daha önce dedim galiba sana, film izlerken bazen durdurup evi inceliyorum:)zevkle okudum. eline sağlık, çok güzel hazırlamışsın. belki ben de filmlerde sevdiğim evleri koyarım siteye buldukça.

sevgiler.

BAYKUŞ GÖZÜYLE... dedi ki...

Harika bir yayındı,teşekkürler...

Clea dedi ki...

peri,
yazarken aklıma geldin zaten. çok teşekkürler.

BAYKUŞ GÖZÜYLE...,
çok teşekkürler.

cevaplar biraz gecikti, set başladı, yine vakit bulamıyorum kusura bakmayın.

buket dedi ki...

Burayı yeni keşfettim ve bayıldım! Umarım yazmayı hiç bırakmazsın. Sevgiler =)

Clea dedi ki...

buket,
çok teşekkürler, ben de bayılmana bayıldım:) şu sıralar sette olduğum için yazamıyorum, benden de sevgiler.

Unknown dedi ki...

Allahım sana, beni blog blog dolaşırken dogru düzgün bir yazıyla karşılaştırdığın icın sükürler olsun!! Ve size de cok tesekkurleeer.... cok keyifliydi!!

Clea dedi ki...

Nazlı,
biliyorum çok geç kalmış bir cevap bu ama beni affedin, eve gelip sadece uyuyabildiğim bir tempoda çalışıyorum şu anda. şimdi de acilen uyumam gerek:) çok sağolun güzel yorumunuz için.

Lostoyevski dedi ki...

Sonra geniş şekilde bakacağım ama ilk intiba: Bunlardan ev döşenir:)