Gentlemen Prefer Blondes
Ne ayakkabılar ne de çantalar, sanırım yazmaktan ve keşfetmekten en çok keyif alacağım konulardan biri takılar. Eğer filmin konusunda kilit bir noktayı oluşturmuyor ya da doğrudan hikayenin kendisine temel teşkil etmiyorsa yüzük, küpe, kolye, mücevherler vs. genelde diğer öğelerin gerisinde kalır. Ancak bazıları var ki filmde sadece karakterin görüntüsünün tamamlanışında kullanılmış da olsa gözümüze çarpıp kalbimizi çalabiliyor. İşte yazarınız Clea, büyük bir zevkle hem filmlerde can alıcı roller oynamış, konusuna damgasını vurmuşları, hem de geri planda kalmış, belki seyrederken farkedilmemiş, belki de gördüğünüzde hatırlayacağınız aksesuarları buldu ve beğeninize sundu.
En akılda kalıcı olanlarla -ki bunlar genelde filmin konusunda önemli yere sahip, çıkış noktasını oluşturanlardır- başlamaya ne dersiniz? James Cameron'ın geniş kitlelere ulaşmış, büyük bütçeli ve bol ödüllü filmi Titanic, hafızanızı fazla zorlamanıza gerek kalmayarak rahatlıkla hatırlayabileceğiniz bir 'kolye'ye sahipti. Filmin çıkış noktasını da oluşturan bu kolye 'okyanusun kalbi' (Heart of the Ocean) adını taşıyordu. Titanic'in kalıntılarında bu kolyeyi bulmak için araştırma yapan ekiple başlayan film, ekibin kolyenin gerçek sahibini tanıması ve onun ağzından kolyenin öyküsünü dinlemesiyle devam ediyor ve biz de seyirci olarak Titanic faciası içerisinde yaşanan trajik bir aşk öyküsünü izliyorduk. Mavi elmasın kullanıldığı mücevher o kadar değerliydi ki filmde Rose'un nişanlısını oynayan Billy Zane'in Titanic batarken bile can havliyle kolyeyi aradığını çok iyi hatırlıyorum. Ayrıca Jack'in (Leonardo di Caprio) Rose'un (Kate Winslet) resmini çizdiği sahnede, Rose çırılçıplak bir şekilde uzanmış yatarken, üzerinde sadece bu kolyeyi taşıyordu. Aslında Titanic'in enkazı arasında gerçekten bulunmuş bir kolye var, ancak filmde kullanılan mücevhere benzemiyor. Bana göre çok daha güzel olan altından yapılmış bu kolye, Danimarka'da sergilenirken çalınmış. Okyanusun kalbi'ne dönecek olursak, Asprey & Garrard adlı mücevher firması tarafından tasarlanan kolye, şu anda Twentieth Century Fox'un arşivlerinde saklanıyor ve sanırım gerçeğinden çok daha iyi korunuyor.
Ben yazarken ve keşfetmeye çalışırken çok zevk aldım, umarım siz de alırsınız. Aşağıda bazı filmlerde yer alan takıların devamı var. Son olarak kısa bir not; filmler ve giydikleri'ne yeni bir yazı gelmiyor, yazıların arası uzuyorsa, bilin ki yine yoğun olan bir sette çalışmaktayımdır. Beni affedeceğinizi umarak en derin sevgilerimi yolluyorum:)
Kate Winslet mücevherini gururla sergiliyor
Mücevher sahibi kadınların mutluluğu!
Mitolojik hikayeli filmler, takı ve aksesuar konusunda en zengin malzemeyi içeren filmlerden. Antik çağlarda insanların nasıl takıp takıştırdıklarını görmek isteyen meraklı izleyici için de mükemmel kaynaklar aslında Şimdiye nazaran çok daha fazla takının kullanıldığı antik çağ dönemleri, insanın bedenini küpe, kolye, taç, bileklik vs ile süsleme hevesinin çok çok eskilere dayandığını gösteriyor. İşçiliği son derece özenlice yapılmış tasarımlar çok gösterişli . Erkeklerin aksesuarları da kadınlarla yarışacak düzeyde bol miktarda. Troy, Gladiator, Cleopatra, The Ten Commandments gibi filmleri izlerken gözünüzün mutlaka ki karakterlerin taktığı bir takıya takılması çok olası, çünkü onları üzerlerinde taşıdıkları bu ayrıntılar olmadan görebilmek çok zor. Özellikle güç kavramıyla ilişkilendirilen, bu kavramı temsil eden bir karakter ise izlediğimiz ( Kleopatra ya da Ramses gibi) takılarının ve sahip olduğu mücevherlerin sayısı ve göz alıcılığı da fazla oluyor. Tasarımlarda hayvan figürlerinin bol miktarda kullanılması da dönemin önemli ayrıntılarından.
Yine takı açısından zengin bir döneme, ama antik çağlara göre daha yakın zamana, mesela 1900'lerin Paris'ine gidelim. Çekildiği tarihte dikkatleri üzerine çekme konusunda zorlanmayan Baz Luhrmann'ın popüler şarkılarla donatılmış gürültücü filmi Moulin Rouge!, Nicole Kidman'ın iki saat boyunca üzerinden eksik etmediği takılarıyla bu listede olmayı fazlasıyla hak ediyor. Her şeyden önce film, şu ana kadar bir sinema filmi için tasarlanmış en pahalı mücevherlerden birini barındırıyor. Stefano Canturi tarafından tasarlanan kolye, imdb'den aldığım bilgilere göre gerçek pırlantalarla bezeliymiş. Tam olarak hatırlayamıyorum ama sanırım bu gösterişli kolyeyi zengin dük Satine'e hediye ediyordu. Tabii elmas, pırlanta ve bilumum değerli taşları gözü görmeyen aşık Satine, kolyeyi takmasına takıyor ama aşkını Ewan McGregor'un oynadığı beş parasız yazara saklıyordu. Filmdeki diğer takılar da gerçek pırlanta taşlardan yapılmış olmasalar bile oldukça dikkat çekiciler.
On Emir filmindeki Yul Brynner dışında bu başlık altında beyleri temsil edebilecek çok fazla erkek karakter yok ne yazık ki. Belki de hafızam bu konuda yanılıyordur, kimbilir. En azından James Bond'un ismini de anmadan geçmeyeyim ki takı, aksesuar filan denilince aklıma sadece küpe, kolye geliyor zannedilmesin:) Daha önce James Bond filmlerine yer verdiğim yazımda serinin filmlerinde kullanılan bazı takılardan da bahsetmiştim. Bond kızları odaklı bu yazıda James Bond'un pek bilinen aksesuarlarını es geçmiştim ama işte şimdi sıra onlara geldi! GoldenEye (1995) filminden bu yana Omega, James Bond filmleri için özel olarak saat tasarlıyor. Dolayısıyla Pierce Brosnan ve görevi ondan devralan Daniel Craig'in kolunda bu şık saatleri görmemiz mümkün. Seamaster isimli seriyi Omega markası müşterilerine de sunuyor. Yani bir saate yüklü miktarda para harcamakta bir beis görmüyorsanız, Bon'un havalı saatine siz de sahip olabiliyorsunuz. James Bond'un karizmatik görünüşünün tamamlanmasında önemli bir başka parça da kol düğmeleri. Daha çok ürettiği şık çakmaklarla bilinen S.T. Dupont markası, Bond filmleri için birbirinden şık ve dikkat çekici kol düğmeleri tasarlamış. Bu kadar küçük bir parçanın bile dikkat çekici olması Bond'un giyimine verilen önemin bir göstergesi. Son olarak küçük bir bilgi, Bond gözlük seçiminde tek bir markaya bağlı kalmıyor. Tom Ford, Persol, Calvin Klein gibi ünlü markaların tasarımlarını James Bond filmlerinde görebilirsiniz.
Titanic'in kalıntılarında bulunan gerçek kolye
Konusunu ve hatta adını da kullandığı yüzükten alan Yüzüklerin Efendisi (The Lord of the Rings) serisini izlemediğim ve de hakında pek bir şey bilmediğim için hakkında söyleyecek pek fazla bir şey bulamıyorum. Ama ortada bir yüzük var onu biliyorum, elfler, hobbitler, cüceler, insanlar var, ve o yüzüğün peşinde kaptırmış gidiyorlar sanırım. Hah ha ha tamam tamam, Tolkien'in kitabına da, Peter Jackson'ın filmine de saygısızlık yapmayacağım tabii, yalnızca bu filmin biraz uzağındayım onu belirtmek istedim. Filmde Liv Tyler'ın (Arwen) taktığı kolye de seyirci tarafından bilinen takılar arasında.
Yine konusunun ibresini takıya göre belirleyen iki film, Pembe Panter (The Pink Panther) ve Kelepçeli Aşık (To Catch a Thief) ışıltılı taşları seven izleyicinin hemen hatırlayabileceği değerli mücevherlere sahipti. Pembe Panter'de filme adını veren mücevher, güzeller güzeli Claudia Cardinale tarafından canlandırılan prensese, çocukluğunda babası tarafından hediye edilen ve 'Phantom' adlı hırsızın (David Niven) gözlerini diktiği bir kolyeydi. Bu pembe renkli elmas kolye, panter şeklindeki ince bir çatlağa sahip olduğundan dolayı bu adı almış ve serinin diğer filmlerine de adını vermeyi başarmış. Benim çok severek ve eğlenerek izlediğim bir filmdir, serinin diğer filmleri arasında da en sevdiğimdir. Çok yakın zamanda Grace Kelly'nin giydiği beyaz elbiseyle adını andığım Kelepçeli Aşık ise yine hırsız-mücevher ilişkisini işleyen bir Hitchcock filmi. Daha önceki yazımda içeriğinden yeterince bahsettiğim için burayı hızlıca geçiyorum ve diyorum ki, mücevherlere özel bir ilgisi olmayan benim gibi birinin bile ilgisini cezbedecek derecede parıltılı bir kolye Kelly'nin giydiği beyaz elbiseye eşlik ediyor.
Mücevher sahibi kadınların mutluluğu!
Tennessee Williams'ın dokunaklı oyunundan perdeye taşınan This Property Is Condemned da ise Natalie Wood boynundan hiç çıkarmadığı altın renkte bir kolyeyle dolaşıyordu. Gece ve gündüz, yatakta ya da banyoda, filmin başından sonuna dek Alva'nın üzerinde taşıdığı bu kolye, karakterin görünüşüyle bütünleşmişti. Natalie Wood bu filmde çok naif bir karaktere hayat verir ve bana kalırsa onun en başarılı filmlerinden biridir. Yönetmen koltuğunda Sydney Pollack'ın oturduğu filmde Wood'un karşısında Robert Redford var. Filmi izlemek için birkaç iyi neden birarada.
Natalie Wood farklı elbiselerle kombinlediği kolyesiyle
Roman Polanski'nin en iyilerinden Rosemary's Baby, filmi izleyenlerin zorlanmadan hatırlayabileceği gizemli bir kolyeyi izleyiciye sunuyordu. Şeytanın müritlerinden yaşlı ve yardımsever! komşu Minnie Castevet ( eşsiz Ruth Gordon) tarafından zavallı Rosemary'e hediye edilen bu tuhaf, kötü kokulu kolye, kötüye giden hamileliğin yolunu açan ilk şeylerden biriydi. "İyi şans getirir" diye verilen takı, içinde muhtemelen şeytanın en sevdiği şeylerden biri olan Tannis kökünü bulundurmaktaydı. Filmi izlerken neredeyse pis kokusu burnuma gelen Tannis kökü diye bir otun/bitkinin gerçekte olmadığını, bu otun Ira Levin'in güçlü hayalgücünden çıktığını da belirteyim. Filmin birbirinden güzel kostümlerine imzasını atan Anthea Sylbert, kolyeye de el attı mı bilmiyorum, belki de varolan antika bir kolye kullanıldı. Filmde kötü niyetlerin gerçekleştirilmesinde aracı olarak kullanılsa da, kolye görünüş olarak oldukça güzel:)
Mitolojik hikayeli filmler, takı ve aksesuar konusunda en zengin malzemeyi içeren filmlerden. Antik çağlarda insanların nasıl takıp takıştırdıklarını görmek isteyen meraklı izleyici için de mükemmel kaynaklar aslında Şimdiye nazaran çok daha fazla takının kullanıldığı antik çağ dönemleri, insanın bedenini küpe, kolye, taç, bileklik vs ile süsleme hevesinin çok çok eskilere dayandığını gösteriyor. İşçiliği son derece özenlice yapılmış tasarımlar çok gösterişli . Erkeklerin aksesuarları da kadınlarla yarışacak düzeyde bol miktarda. Troy, Gladiator, Cleopatra, The Ten Commandments gibi filmleri izlerken gözünüzün mutlaka ki karakterlerin taktığı bir takıya takılması çok olası, çünkü onları üzerlerinde taşıdıkları bu ayrıntılar olmadan görebilmek çok zor. Özellikle güç kavramıyla ilişkilendirilen, bu kavramı temsil eden bir karakter ise izlediğimiz ( Kleopatra ya da Ramses gibi) takılarının ve sahip olduğu mücevherlerin sayısı ve göz alıcılığı da fazla oluyor. Tasarımlarda hayvan figürlerinin bol miktarda kullanılması da dönemin önemli ayrıntılarından.
Bir arada komik duruyorlar değil mi? Lütfen sadece takılara bakınız!
Yine takı açısından zengin bir döneme, ama antik çağlara göre daha yakın zamana, mesela 1900'lerin Paris'ine gidelim. Çekildiği tarihte dikkatleri üzerine çekme konusunda zorlanmayan Baz Luhrmann'ın popüler şarkılarla donatılmış gürültücü filmi Moulin Rouge!, Nicole Kidman'ın iki saat boyunca üzerinden eksik etmediği takılarıyla bu listede olmayı fazlasıyla hak ediyor. Her şeyden önce film, şu ana kadar bir sinema filmi için tasarlanmış en pahalı mücevherlerden birini barındırıyor. Stefano Canturi tarafından tasarlanan kolye, imdb'den aldığım bilgilere göre gerçek pırlantalarla bezeliymiş. Tam olarak hatırlayamıyorum ama sanırım bu gösterişli kolyeyi zengin dük Satine'e hediye ediyordu. Tabii elmas, pırlanta ve bilumum değerli taşları gözü görmeyen aşık Satine, kolyeyi takmasına takıyor ama aşkını Ewan McGregor'un oynadığı beş parasız yazara saklıyordu. Filmdeki diğer takılar da gerçek pırlanta taşlardan yapılmış olmasalar bile oldukça dikkat çekiciler.
İşleyen pırlanta ışıldar; Stefano Canturi iş başında
Takıların arasında bir de manevi değeri yüksek olanlar var tabii. Filmlerde kullanılan evlilik yüzükleri, sinema perdesinde seyircinin ilgisini çekmeyi becerebilen ve özellikle internette pek çok siteye konuk olan takılar arasında. Filmdeki karakterlerin evlenmesi seyircinin beklediği ve görmeyi arzu ettiği bir olay ise, yüzüklerin göz önüne gelmesi ve popülerleşmesi çok daha kolay oluyor. Örneğin Sex and the City'de Carrie ile Big'in evlenmesi (dizide varolan geçmişleriyle birlikte) seyirci için o kadar beklenen bir şey haline gelmişti ki parmağa takılan bir yüzüğün ilgi çekmemesi olanaksızdı. Özellikle de bu yüzük siyah pırlantadan oluşuyorsa:) Itay Malkin tasarımı olan yüzük, Sex and the City 2 filminin sonlarında Carrie'nin parmağına yerleşiyordu. Sinemada özellikle genç izleyici kitlesi tarafından merakla beklenen diğer evlilik ise Twilight filminden geldi. Serinin The Twilight Saga: Breaking Dawn filminde Bella ve aşığı vampir Edward, nikah masasına oturarak engel tanımayan birlikteliklerini resmiyete döktüler. Twilight filmlerinin içerdiği her şey gibi nikah yüzüğü de popüler oldu. Yüzük, yazar Stephenie Meyer tarafından Victoria döneminden esinlenerek tasarlanmış. Ayrıca Bella karakterinin bilekliği de Twilight'ın bilinen takıları arasında.
Ben yazarken ve keşfetmeye çalışırken çok zevk aldım, umarım siz de alırsınız. Aşağıda bazı filmlerde yer alan takıların devamı var. Son olarak kısa bir not; filmler ve giydikleri'ne yeni bir yazı gelmiyor, yazıların arası uzuyorsa, bilin ki yine yoğun olan bir sette çalışmaktayımdır. Beni affedeceğinizi umarak en derin sevgilerimi yolluyorum:)
Girl with a Pearl Earring
The Loves of Carmen
Pretty Woman
Casino Royale
Elizabeth: The Golden Age
Sex and the City 2
Ocean's Thirteen
Vertigo
Pocahontas
8 yorum:
Film sahnelerinden seçtiğin bu bol mücevherli , takılı post tam benlik olmuş,keyifle baktım.Teşekkürler...
beğendiğine sevindim. ben yazıyı yazarken çok eğlendim. aslında mücevher kısmından çok, diğer takılar daha fazla ilgimi çekiyor. ben tam bir küpe düşkünüyüm:)yorumunuz için teşekkürler.
Yazarımız Clea'ya bayılıyorum;)
Çok güzel bir konu bu canım, fotoğraflara bakıp durdum, yazıyı okudum, tekrar fotolar, yetmedi, google'dan başka başka fotoları arattım. Eline sağlık, gerçekten zevkle okunan bir dosya hazırlamışsın.
Kısaca aklıma takılanları yazayım;
-Titanic'in esas kolyesi filmdekinden kat kat güzelmiş gerçekten. Filmdeki uyduruk bir şeye benziyor, hiç sevmedim.
-Claudia Cardinale ne taksa yakışır şekerim, bayılıyorum o kadına.
-Ah, işte bayıldığım bir oyuncu daha, Natalie Wood! Alva'nın kolyesinin ucunda bir şey var mıydı Poliş, merak edip arattım ama bulamadım. Filme bakmam gerekecek sanırım.
-Ben Rosemary'nin kolyesinin kokusuz olanından istiyorum;p Hatırlar mısın öyle bir kolyeyi Moda'da bir kuyumcuda bulmuştum da çok pahalı gelmişti bana.
-Alexander, ekibine bir saniyeden daha fazla bakamıyorum canım, çok çok kötüler. Facia, komik!;)
-Muhteşem Daniel'ı koymuşsun yine, takipçisiyim;)
-Sex and the City'de Carrie'nin siyah pırlantalı yüzüğü güzelmiş gerçekten. Sade ve farklı, sevdim.
-Eva Green çok güzel kadın, çok. Ne taksa yakışır.
-Seni affetmek ne demek hayatım, kendi adıma yazılarının hayranıyım.
Çok öpüyorum seni, bu güzel yazı için eline sağlık.
p.s.: Sen küpelere düşkünsün ya, ben de yüzük meraklısıyım (bağlılık için takılanları dışında!), onun için iyi oldu bu post, güzel (ve ünlü) örnekleri görmek hoşuma gitti.
Canım, canım, canım benim,
Ne güzel, ne hoş bir yazı olmuş yine! Yazım tarzını çok beğeniyorum ben. Gülüyorum, gülümsüyorum aynı zamanda. Çok seviyorum seni... Bu kadar iş arasında Lily'me baktığın için çok teşekkürler ayrıca.
serap
justine,
ben de sana bayılıyorum bebek!bugün six'den bir yüzük aldım çok güzel, sana da gelecek bir yüzük görüyorum görüyorum:p
serap,
lafı mı olur şekerim:p gün ışığı gibi bir şey o, yaşamımızı anlamlı kılıyor. çok seviyorum seni, öpüyorum bir de. üşütme soğuklarda!
Merhaba! Blogunun yeni üyesi oldum ve en sondan başa doğru tüm yazılarını okuyorum :)
Bond'un saatiyle ilgili birşey söylemek istemiştim. Bond filmlerinde aslında ilk zamandan beri Omega kullanılır. İlk Bond filminin yönetmeni saatlerini kullanmak üzere Rolex'e teklif götürür. Ancak Rolex teklifi kabul etmez ve filme sponsor olmaz. Bunun üzerine yönetmen Sean Connery'e kendi Omega saatini takar :)
Hatta Casino Royale'deki tren sahnesinde Eva Green Bond'u "eleştirirken" saatine özellikle Rolex der, Bond da Omega diye düzeltir.
casey23,
giyinenfilmlere hoşgeldin o zaman!:-) çok sevindim yorumuna, üstelik benim en sevdiğim şeyi yapmışsın; filmle ilgili bir bilgiyi paylaşmışsın. şahsen, verdiğin rolex-omega seçiminin buna dayandığından haberim yoktu. bunu bilmediğim için de o sahnedeki dokundurmaya dikkat etmemişim. bond rolex'in gıcıklığını unutmamış demek:-)
Yorum Gönder