Under the Tuscan Sun filmini ne zaman seyrettim hiç bilmiyorum, muhtemelen seyredeli uzun zaman oldu. Filmden geriye pek fazla bir şey kalmadı, ki bu durum fazlasıyla normal çünkü film zaten çok büyük iddialara sahip, gözü yükseklerde olan bir film değil; bildiğiniz hafif bir film. İnsanda düşünüp taşınma hissi değil de rahatlayıp gevşeme hissi yaratan filmlerden. Filmin size sunduğu daha iyi, yeni bir yaşamın olabilirliği fikrine inanmak istiyorsanız tabii. Tıpkı Julia Roberts'ın şu anda vizyonda olan yeni bir hayata yelken açtığı filmi Eat Pray Love gibi. Şimdi gelelim asıl mevzumuza; bu filmden benim hafızamda kalan en güçlü görüntülerden biri Diane Lane'in giydiği beyaz elbise idi. Diğer elbise ise filmin görüntülerine bakarken 'bonus' olarak geldi.
Frances'in (Diane Lane) uzun zamandır ihmal ettiği ve görüşmediği sevgilisinin yanına giderken giydiği beyaz elbise tam anlamıyla 'Grace Kelly'vari bir havaya sahip. Zamanında Kelly'nin çok iyi taşıdığı kısa kollu, kemerli, alt kısmı kloş etek biçimindeki elbise stili, filmde en zarif bir şekilde yeniden yaratılmış. Baştan aşağı beyaz olan elbisenin ince kemer ve ayakkabılarla birlikte siyahla olan buluşması çok şık. Filmdeki görevini de başarıyla yerine getiriyor. Çevresinde olan biten şeylerden ötürü bir süredir kendisiyle ilgilenemeyen ve bakımsız göründüğünü hisseden Frances'in ara verdiği ilişkisini canlandırmak için acilen çok şık ve güzel görünmeye ve bunu sağlayacak bir kıyafete ihtiyacı vardır. Ve bu elbise muhakkak ki beyaz olmalıdır çünkü sevgilisi Marcello onu rüyasında 'beyaz' bir elbise ile görmüştür. İşte bu noktada elbisemiz devreye girer ve ekranı tüm zarifliğiyle ( Diane Lane'in varlığıyla katmış olduğu zerafet ile birlikte ) doldurur. Elbisenin yaratıcısı, İtalyan kostüm tasarımcısı Nicoletta Ercole elbisenin gözüktüğü filmin bu sahnesi için 12 farklı eskiz oluşturmuş. Düşünüp taşınılmış ve sonuçta en çok beğenilen aralarından en sade çizgilere sahip bu elbise olmuş. Maalesef bu güzel elbise filmde Frances'in ilişkisini kurtarmaya yetmiyor, ama sonuçta bir kıyafetten bu kadarını beklemek haksızlık olur.
Turuncu-sarı elbise ise aklımda çok kalmamıştı, filme baktığımda hafızamda canlanıverdi. Beyaz elbisenin izinden giden bu elbise birebir aynı kesim ve çizgilerden oluşuyor. Belirgin fark elbisenin iki renkliymiş gibi görünmesini sağlayan hafif parlak kumaşı. Kemer yine elbisenin can alıcı noktasını oluşturuyor. Bu kez tercih edilen renk kırmızı; turuncu sarı arasında gidip gelen bir elbise için mükemmel bir seçim. Bir evlilik töreninin sonrasında giyilen, sade çizgiler taşıyan bir elbise olarak dikkatleri üzerine çekmekte son derece başarılı. Lane'in kulaklarındaki altın rengi küpeler dışında başka bir aksesuara gerek duyulmamış. Ayakkabılar ise elbise ile aynı tonlarda.
4 yorum:
merhaba,
filmler ve giysiler konsepti çok hoş, ara sıra gelip, topluca bakıyorum. pek anlamam giysiden ama bir bahar günü, sokak kenarında bir cafe'de oturup, gelip geçen kızlara bakmak gerçekten hoştur.
diane lane'in elbiseleri çok güzelmiş. bu tarzı seviyorum. ama kloş etek, bana yakışmaz. filmi izlesem mi şimdi hasta yatağımdaykern de diye düşünmedim değil, hoş manzara, güzel giysiler, hafif bir aşk hikayesi...
sevgiler.
not: justine'de gördüm sizi, ordan geliyorum.
aa ne hoş bir süpriz oldu bu! sizin son postunuzu okuyordum sonra yorumunuzu gördüm bloğumda:) inanın ben de bu konuda profesyonel değilim sadece hoşuma giden şeyleri yazıyorum işte. sanırım gerçek hayatta ya da filmlerde, yani nerede olursa olsun güzel bir giysiyi izlemek zevkli. bu arada film hasta yatağında iyi gidebilir aslında, normal zamanda fazlasıyla hafif gelebilir. ama korkmayın öyle dayanılmayacak tarzda bir romantik komedi değil:) son olarak çok çok geçmiş olsun, bir an önce iyileşmeniz dileğiyle...
gözde filmlerine ilk başta "after hours" yazmışsın ya, işte şimdi gönlümü çokça fethettin. Blogun da çok güzel ;)
after hours'a bayılıyorum! defalarca seyretmişliğim vardır. sen de seviyorsun demek, ne güzel:) ve çokkk teşekkürler.
Yorum Gönder