Kış uykusundan uyandım! Hem de kış gelmişken:-) Buralardayım. Fazla uzaklaşmadım, bloggerım her zaman açık, sevdiğim bloglar her zaman okuma listemde, Sadece ses vermek için bazen fazla çalışıyor, bazen tembellik ediyor, bazen çok geç, bazen çok erken oluyor, bazen aklıma bile gelmiyordu. Gerçi bu blogun sayfaları bu tarz ara verişlerime epeydir alışık, burası da beni sadakatli bir sevgili gibi hep beklediğine göre sanırım sorun yok:-)
Şu sıralar havalar fazlasıyla iyi gitse de malum kış geldi. Kış mevsiminden pek hazzetmeyen biri olarak onun sahip olduğu nadir güzellikleri her zaman takdir etmişimdir. Pardösü, palto, kaban, mont; hepsinin temel işlevleri sıcak tutmak ve sarıp sarmalamak. Peki aralarındaki fark? Sözlük anlamlarını, kökenlerini filan es geçiyorum, benim kafamda
pardösü; belki uzun ve klasik
kaban: epeydir kullanmadığım bir kelime, sanki eskilerde kalmış, kalın, bol bir şeyler
mont; spor olan her şey
palto; soğuk havalarda öbür giyeceklerin üstüne giyilen kalın kumaştan giysi:-)
Peki peki susuyorum, eh olur o kadar, kaç aydır yazmıyorum kusura bakmayın artık. Aslında bu yazının konusu aklıma düştükten sonra kalbimi sızlatan Gogol'un o güzel öyküsü de hemen kalbime düştü. Düşündükçe içimi o kadar sızlatıyor ki o paltonun çalınışı, şimdi filmlerdeki paltolar hakkında methiyeler düzmek pek içimden gelmiyor. Akılda kalanları toparlamaya çalıştım. Bu yazıyı uzun bir sessizliği bozan ilk ses olarak görürseniz bu kısır yazımdan dolayı belki beni affedersiniz. Malum sesim henüz açılmadı, hala çatallı çıkıyor.
* Nikolay Gogol'un Palto adlı öyküsünden
pardösü; belki uzun ve klasik
kaban: epeydir kullanmadığım bir kelime, sanki eskilerde kalmış, kalın, bol bir şeyler
mont; spor olan her şey
palto; soğuk havalarda öbür giyeceklerin üstüne giyilen kalın kumaştan giysi:-)
Peki peki susuyorum, eh olur o kadar, kaç aydır yazmıyorum kusura bakmayın artık. Aslında bu yazının konusu aklıma düştükten sonra kalbimi sızlatan Gogol'un o güzel öyküsü de hemen kalbime düştü. Düşündükçe içimi o kadar sızlatıyor ki o paltonun çalınışı, şimdi filmlerdeki paltolar hakkında methiyeler düzmek pek içimden gelmiyor. Akılda kalanları toparlamaya çalıştım. Bu yazıyı uzun bir sessizliği bozan ilk ses olarak görürseniz bu kısır yazımdan dolayı belki beni affedersiniz. Malum sesim henüz açılmadı, hala çatallı çıkıyor.
Nosferatu-1922
Donnie Brasco-1997
Midnight Cowboy-1969
Fargo-1996
The Royal Tenenbaums-2001
Harold and Maude-1971
Closer-2004
The Ice Storm-1997
In Bruges-2008
Vertigo-1958
Love Story-1970
Chicago-2002
Breakfast at Tiffany's-1961
Three Days of the Condor-1975
Belle de Jour-1977
The Devil Wears Prada-2006
Black Swan-2010
Doctor Zhivago-1965
Eternal Sunshine of the Spotless Mind-2004
Something Borrowed-2011
Ladies of Leisure-1930
Groundhog Day-1993
Io sono l'amore-2009
Mission: Impossible - Ghost Protocol-2011
On Dangerous Ground-1951
Salt-2010
The Thomas Crown Affair-1968
The Golden Compass-2007
Serendipity-2001
The Return of the Pink Panther-1975
* Nikolay Gogol'un Palto adlı öyküsünden
13 yorum:
Hoşgeldin.;)
-Sonlara doğru birkaç film dışında- en sevdiğim filmler listesi olmuş bu, hem paltolu, sıcacık.;p Black Swan'daki natalie'nin paltosu da çok hoşmuş bu arada, bayıldım. Bir de Bruges'a gidelim, lütfen!
canım benim:-) gidelim bence de, hem de hemen mümkünse:p
öyle uzun ara verdin ki clea. artık kış yaklaşıyor, evlere kapanacağız ve daha çok yazılarını okuyacağız diye ümit ediyorum. justine'e de söylesen, zorlasan o da yazsa. sevgiler :)
biliyorum Buket, bakalım inşallah sonrası gelecek:-/ aslında justine benden bi tık daha iyi durumda ama yine de ne derler bilirsin; üzüm üzüme baka baka...:p
Clea ben senin çatlak sesini yerim:)
nünü canımmm öperim seni çok:-)
Clea, sesin çatlak çıksın sorun değil, ses vermen yeter! Ne zamandır ben de uğramıyorum, dün gece Justine'e uğrayınca farkettim senin de yazmış olduğunu. Yazılar seyrek olsa da terketmemek güzel buraları.
Konuya gelecek olursam, palto şapkayla tamamlanınca daha fazla seviyorum galiba. Kışın da böyle tesellileri var işte:)) Buradaki favorim de Audrey'nin kırmızı paltosu ve şapkası.
Çok sevgiler Clea! Çok uzaklaşma:))
Alkım^^ görüyorsun ya iyice performanstan düşmüşüm, yorumlara bile geç cevap veriyorum:-/ ama uzaklaşmak mümkün değil tabii, ruhum hep burada:p sevgiler çok çok!
sesini duymak çok güzel cleacım, bize hiç çatlak gelmiyor emin ol, hem bu sıralar hepimiz performanstan düştük.
paltoların, kabanların mevsimi, en sevdiğim mevsimi yazmışsın:) bende şu eternal sunshine of the spotless mind’daki (filmin adını yazarken yoruldum:)) paltonun benzerinden var bir tane, içinde hareket etmek zor olsa da epey sıcak tuttuğundan kendisinden vazgeçemiyorum.
bir de kar filmleri yazısı yazan keşke, böyle soğuklu, karlı filmler hepsi bir arada olsa baksak, okusak:)
çok sevgiler.
zerkacım geçen sene bir durgunlaştık sanırım, umarım bu sene de böyle devam etmez;-/ kendimden hiç emin değilim ama şimdiden söyleyeyim:-( eskiye göre daha çok zamanım var ama aynı zamanda o sahip olduğum zaman dilimi elimde eriyor gibi, hiçbir şey yapamıyorum. neyse yakınmalara başlamayayım gene. yorumun çok mutlu etti beni^.^ kışla alakalı daha önce de bir kazak derlemesi yapmıştım belki de sıra karlı filmlerde, haklısın. ama önemli olan blogta yeni kayıt sayfasını açmak tabii:p
benden de çok sevgiler sana!
Benim favorim Pembe Panterin Dönüşü... Karın bir şehri felç ettiği şu günlerde akılcı bir tercih görünmese de kış ağırlığını hafifletmek adına iyi bir tercih gibi...
Merhaba bu arada...
merhaba Vuslat:-) gittikçe azalıyor sesimiz artık, ama yine de sesini duymak güzel
özellikle fargo ikilisinin paltoları. her ne kadar sarışın baya ters olsa da fotoğrafı görmek mutlu anılarımı canlandırdı.
Yorum Gönder